Abdulmuttalip yüz deveyi kurban edince
Abdullah’ı kurtulmuş boğulmuştu sevince
Soluğu zühre lideri Vehb’in evinde aldı
Amine’yi Abdullah’a istemekti muradı
Sözler kesildi düğün günü kararlaştırıldı
Mehri konuşuldu ve pürüzler aşıldı
Abdullah babası ile giderken düğün evine
Kuteyle hanım dalmıştı onun seyrine
Maşuğu geçerken yanmış ki yüreği ve ciğeri
Sezmiş idi Abdullah’daki o nuru, cevheri
Aşık olmuştu Abdullah’daki o nura
Bir teklif ile çıkmış idi huzura
Arzum kabul etsen çok sevinirim
Sana adanan kadar deve veririm
Her kimse sana bu kıymeti veremez
Benim bu aşkımı kimse bilemez
Arzum gönül rızan ile kıyak nikahı
Kalmasın üstünde benim bedduam ve ahım
Abdullah’ın cevabı önümdedir babam Onurunu onun asla kıramam
Baba oğul gittilerdi düğün yerine
Zühre kabilesinin şefi Vehb’in evine
Vehb vefat etmiş velayet Vüheyd’deydi
O da abisinin makamı ve yerindeydi
Huri yüzlü Amine’ye civan Abdullah talip
Mürüvvetlerine sevinmişti Abdulmuttalip Abdullah Yusuf_i Kenan, Amine hem çok kibar
Kıskançlıktan candan olmuş onlarca nigar
Abdullah Amineyle birkaç ay beraber
Kalır ancak kervana katılır Şam’ a gider
O kem gözler Abdullah’a verir ağırlık
Keyfi kaçmış yakalamış hastalık
Bu minvalle zor döner Medine’ye
Sizinle gelmem der şimdi kafileye
Dinleneyim biraz sonra eve döneyim der
Gayrı dönemez eve ve ne acı kader
Kabz eder ruhunu orada ölüm meleği
Durur Amine’nin hasreti ile çarpan yüreği
Kervan dinlenmeden yol alır Mekke’ye
Bekleyenler kervanı çıkarlar yüksek tepeye
Mekke halkı dört gözle bekler kervanı
Amine anamız da gözetler o civanı
Derler göründü uzaktan geliyor kervan
Ahalide buluşmak için büyük heyecan
Hazret yoklar kervanı ki yoktur Abdullah
Derinden bir ah çeker der ki eyvah eyvah
Hani nerede az gördüğüm refikim, beyim
Hastalandı derler Amine der ben öleyim
Der Ya Rabbi acaba ne hata ettim
Kurbanım Ya Rab bebeğim kalmasın yetim
Nolur Allah’ım gözüm yolda kalmasın
Kadasını ben alayım ölümü olmasın
Abdulmuttalip Haris’i salar Medine’ye
Abdullah’a yardım edip ki getire Mekke’ye
Anamızın gözü yaş dolu eyler figan
Kıyma Rabbim der Abdullah’a o bir civan
Haris Medine’ye çabuk gider tez döner
Gayrı Amine’nin umut ışığı söner
Haris’in getirdiği ölüm haberi Amine’nin parçalanır yüreği hem ciğeri
Amine der affet Ya Rab dar olmuştur cihanım
Gül bahçeme erken düştü hazanım
Amine’nin kalbi kederli almıştı muştu
Halık’ın ihsanı Muhammed’e kavuştu
Gördüğü mucizelerle buldu teselli
Abdullah’a hasreti bitmemişti besbelli
Hüda Nebi’yi etmişti kendisine hediye
Anamızın muradı kavuşmaktı sevgiliye
Amine Abdullah’a çok üzüldü kederi coştu
Altı yıl dayandı ancak refikine kavuştu
Hep deriz ya sırrına sual olunmaz o bir Allah
Amine’nin hasreti Firdevs’te diner inşallah